KLASİK POZİSYON!

O zaman daha Ankara'dayım. Bir Cumartesi günü. Uzuuun zamandır görmediğim bir kız arkadaşımla buluşacağım. Daha doğrusu o gelip beni alacak evden. Hazırlandım, bekliyorum... derken aradı, "geldim hadi aşağıdayım, in" dedi. İndim. Beni görünce hızla fırladı arabadan. Sanırsın iki sevgiliyiz. Öyle bir heyecanla koşar adım sarılıyoruz. "Kızıaaammm, ne kadar güzellsiiin" diyor o. "Sensin o, pis cadı!" diyorum ben. Sonra civelek civelek biniyoruz arabaya. Gaziosmanpaşa'da bir mekanın önüne park ediyoruz arabayı. Sokağa bakan masalardan birine kuruluyoruz. Başlıyoruz anlatmaya...bir o, bir ben. E malum; iki kız konuşmaya başlayınca o muhabbet illa ki gelip bir yerde aşka dayanır. "Hep deli gibi aşık olmak isterdin, öyle misin şimdi?" diyorum. Bana en son birlikte oynadıkları oyunu anlatıyor. "Kış, kombi bozuk. Ne yapsak diye düşünürken dünyanın en dahiyane fikriymiş gibi pişti oynamaya karar verdik" diyor. "Eeee?" diyorum. "Ama cezalı oyun. Her oyunu kaybeden o elin sonunda üstünden bir şey çıkaracak." Gülmeye başlıyorum ben. "Kızıaaamm, insan her eli mi kaybeder. Hepsini kaybettim. Oyunun sonunda çırılçıplak kaldım öyle, bir de soğuk anasını satayım, giyinikken bile götümüz donuyordu zaten, halimi sen tahmin et artık" Ediyorum tabi, etmez miyim! Kahkalarla gülmeye başlıyoruz... Ama hikayenin asıl espirisi tam da bu değil aslında. Evet komik; çok eğlenceli ama bahsettiğim arkadaşım evli. Bu hikayeyi kocasıyla yaşıyor yani. Ben hep evliliğin "kuru düzen" olduğuna inandım, hala da ona inanıyorum galiba. Ama böyle istisnalar da var işte. İstisna diyorum; çünkü istisna olduğuna eminim. Nerde evli bir çift var, mutsuz anasını satayım. Aşk çoktan bitmiş, alışkanlık denen illet yapışmış herkesin yakasına... E çoğunun da "kurulu düzeni" bozmayı götü yemiyor tabi. Ha oyun mu? E onu da dışarda oynuyor işte. İyi de bütün bunlar nerden aklıma geldi benim şimdi? Bugün bi arkadaşım bana çok eski bir gazete küpürü gösterdi. Bir köşe yazısı. Pakize Suda'nın bir yazısı. Yazı evliliği ve uzun süreli ilişkileri sorguluyor. Ve o ilişkileri kurtarma operasyonlarıyla şahane bir şekilde kafa buluyor. Diyor ki bir yerinde mesela "kadın milleti bir tuhaf, adamın gözünün dışarı kaydığını hissetmeye başlayınca koşa koşa gidip seksi iç çamaşırları alır, sonra da yatakta daha önce itiraz ettiği bütün pozisyonları adamla denemeye kalkar. Hani yakından tanısam birini çekip kolundan tutup şöyle silkelemek isterim. -A benim güzel kızım, kocan seni başkasıyla ilk kez aldattığında emin ol ki klasik pozisyonda aldatıyordur! Ne zaman ki o ilişkinin de suyu çıkar, rutine biner, yeni pozisyon arayışları o zaman devreye gider. Kıssadan hisse, kendinizi böyle komik pozisyonlarla düşürmeyin!" :) Evet biraz acımasızca açıklamış hadiseyi. Ama hayat da öyle değil mi zaten!?
Ha ama; baştaki girişi asıl şunu söylemek için yaptım. Bir ilişkinin başındayken çiftler kendine böyle eğlenceli oyunlar bulsa, sonrasında gazı kaçınca komik pozisyonlar arama derdine düşmeyecek belki de kimse.

dipnot: Fotoğrafın konuyla ilgisini tam bulamadım. Ve böyle durumlara hep bir Murat Menteş cümlesiyle cevap verme hakkımı kullanmak isterim. "Her şeyi bilemem!"


Yorumlar

  1. "Bir ilişkinin başındayken çiftler kendine böyle eğlenceli oyunlar bulsa,..." da kişiler, sonrasında yine hiçbir şey değişmeyebilir. Zira önünde sonunda, söylediğiniz gibi; "...alışkanlık denen illet yapışmış herkesin yakasına..."

    Zamanın eskitmediği şey yok. İlişkiler de alıyor nasibini bundan. Taraflar istediği pozisyona girsin, sonuca tesiri çok istisnaidir sanırım. En başta denenecek eğlenceli oyunlar, sadece, yaşanacak ilişkide yaratılan hazzı çoğaltacak, siyah beyaz renkler yerine, gözalıcı renklerin bulunduğu bir tuvale dönüştürecektir ilişkiyi.

    Fotoğrafa gelince... Yatak bahsi geçen bir yazı da, orada sigara içilen bir fotoğraf da olabilirdi ama burada keyif sigarası içilmiyor da, ayrılık kararının yarattığı efkâr dumana yüklenip de dağıtılıyor gibi sanki. Bi'kere kızın erkeğin solunda olmaması, fotoğrafa sanki bir gerilim ekliyor. Böyle bir kaide yoktur elbette ama, sigara tutan ellerin birbirine asimetrik yakınlığı, fotoğrafa bir yakınlık değil, uzaklık hissi eklemiş sanki.

    Ya da, bugün pazartesi ve ben aslında sendrom yaşamadığımı sandığım halde, derinden derine yaşıyor ve negatif yaklaşıyorum mevzuya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadının erkeğin solunda olma-masına hiç dikkat etmedim açıkcası ve zaten senin dediğin gibi öyle bir "kaide" de olmamalı! Biraz karamsar yaklaşmışsın evet. Hava muhalefeti diyelim biz ona en iyisi. Zira bu gidişle "baharı görmeden yaz geldi geçti" ye dönecek olay. En başta düştüğün anekdota gelince evet ona rağmen ilişkinin ömrü uzamayabilir ama uzayabilir de, bilemeyiz. İkisi de ihtimaldir! :) Olumlu bakmaya çalışıyorum yalnızca. Yoksa zaten kişisel fikrimi sorarsan ne tek eşliliğe ne de sonsuz aşka inanmıyorum! Kağıt üzerinde mümkün evet; ama özünde kimse tek eşli değil. Doğaya aykırı zaten. Bakınız aslanlar kaplanlar vs. :) evleniyor mu? :)

      Sil
  2. Şimdi Starbucks'ta kahve ile ne gider derken elim blogun sayfasına gitti yine. İyi de olmuş. Antiteziniz hazırmış :)

    Şimdi kahvenin kışkırtan aromasının etkisi altında bi'daha düşündüm de, yok, kesin o fotoğrafın özneleri arasında bir mesafe var. Sağda olması belki feng şui bağlamında gözümü tırmaladı, bilemiyorum. Belki kadın, artık, erkeğin kalbinde olmadığına inandığı için sağa oturdu. Fotoğrafın hissettirdiği bu. Fotoğraftan bir mutsuzluk akıyor işte bana doğru. Belki, size hissettirdiği de buydu siz farkında olmadan ve yazı ile fotoğraf arasındaki ilgi aslında bu şekilde kurulu ;)

    Olumlu düşüneceğim diye, gerçekleri görmezden gelemem doğrusu :)

    Aslanlara gelince... Aslanın çok eşliliği zorunlu olabilir. Şu belgeselcilerin, erkek aslanın günde kaç defa seviştiğini açıkladığını hatırlıyorum da, dişilerin durumuna açıklık getirdiğini duymadım. Eğer, onlar erkekleri kadar iştahlı değilse, erkek aslanın savanda, kız peşinde koşması pek haklı bi'durum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En güzel yan-cı'sıdır kahve yazının! :) güzel birliktelik olmuş :) Ne mutlu bana bunu yaptırabiliyorsam gerçekten! O elin öyle kendiliğinden buraya gelmesi...

      Sil
    2. Ve kahve örter, kadın ve erkek ile ilişkilerin üzerini. Akılda ve yazıda, bi'kışkırtan aroması bi'de etkisi vardır artık kahvenin :)

      Sil

Yorum Gönder

hoşgeldiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peki'yi kim icat etti?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: CENAZEM KİLİSEDEN KALDIRILSIN İSTİYORUM!

Rötarlı: Grinin Elli Tonu